Yaşam üzerine düşünmeye başlamıştım.Hayatın amacını arıyordum.Annemden babamdan ve dinimden bana verilen herşeyi yaşayıp görmeyi seçtim.Ben görerek öğrenenlerden değil,çoğunlukla yaşayarak öğrenenlerden oldum.
Varlığıda gördüm yokluğuda.Çare siz kaldım kimi zaman.Önce Allah’ta sonra sevdiklerimde buldum o çareyi.Kimi zamanda ben çare oldum birine.Öğrendiğim en önemli şeylerden biri oldu;insanın insana muhtaç olduğu…Neyi büyük konuşsam içinde buldum kendimi.Neyi düşünsem giderek yakınlaştım ona.Bu yüzden hep güzel şeyler düşünmek istedim.”İnsanın fikri neyse zikri de odur derler”gerçekten öyle…
10-12 yaşlarındaydım.Eski mahallemizde bir amca vardı ismini bilmem.Sürekli görürdüm onu,bazen bir çöp kenarında karton toplarken,bazen elinde tahtadan arabası yolda giderken.bazende camiye namaz kılmaya girerken.Aynı zamanda bisiklet tamiride yapıyordu bu amca yol kenarında.Orta boylu,kara saçlı,kara sakallı,esmer bir adam.
Herkesle selamlaşır,güleryüzlü davranırdı.Bir gün apartmanımızda ki arkadaşlarla caddeye doğru yürüyorduk.Amca elinde yine tahta arabasını taşıyordu.Kartonları güzelce katlamış,arabaya istiflemişti.Yükü ağırdı,kartonların bir kısmı birden pat pat pat diye döküldü arabadan.Arkadaşlarım güle oynaya yola devam ettiler.O,tahta arabanın kollarını bırakmadan koşa koşa yanına gittim.Yere dökülen katlanmış kartonları arabanın kenarına iliştirdim.Ben koydukça bazıları ister istemez yine dökülüyordu.Biraz daha uğraştıktan sonra eskisinden daha sağlam yapmıştım.Amcaya bakıp gülümsedim.Amca bana bakıp.”sağol kızım,sağol evladım.Sen bu hayatta çok muvaffak olacaksın”dedi.
Muvaffak kelimesini ilk kez orada duymuştum.Ne söylediğini anlayamamıştım ama iyi bir şey olduğu kesindi.Çünkü amcanın yüzünden ve sesinin tonundan belli oluyordu.Öyle ya iyilik yapmıştım mutlaka güzel bir şeyler söylemiş olmalıydı.Koşarak arkadaşlarımın yanına gittim.o günü hiç unutamam.her zaman aklımın bir köşesinde yer etti amcanın o sözü.O gün yaptığım şey tamamen içgüdüseldi ama,amcanın beni takdir etmesi,benim için büyük bir tecrübe ve kaynaktı.Sanırım bu anımı ilk kez şu anda yazıyorum.Anneme bile anlattığımı sanmıyorum.
Nerden aklıma geldi bilmem ama bu aralar üzerinde çok düşündüğüm bir şey bu.Niyetim kendimi övmek,böbürlenmek yada marurlanmak değil.Sadece bazen bazı insanları anlamakta zorluk çekiyorum.Birinden tatsız bir davranış gördüğümde,kırıcı bir söz duyduğumda,gereksiz bir kibir gördüğümde hem şaşırıyorum,hem üzülüyorum.Eğer bu davranış sevdiğim bir insandan geliyorsa o zaman istemedende olsa kırılıyorum.Yersiz kalp kıran sözlerin niçin sarfedildiğini anlayamıyorum.Birini övmek onu cesaretlendirmek varken;onu yereni,kıranı,üstten bakanı ve fazlaca eleştireni anlamıyorum.
İş yapanı görüp işin diğer bir ucundan tutmayanı anlayamıyorum,mazlumun yanında olmayanı,her işinde vicdanını sorgulamayanı anlamıyorum.Hırsları uğruna güzellikleri görmeden geçenleri anlamıyorum.Manevi değerlerine sahip çıkmayanları,kalbinin sesini dinlemeyenleri,insan ayrımı yapanları anlamıyorum.
Çok eski zamanlarda arkadaşımın bir arkadaşı bana ”düzgün giyinmeyen arkadaşıma yolda dönüp merhaba demem” demişti.Bu sözü asla unutmam.Şaşıyor insan değil mi?Malesef böyle,malesef böyle insanlar var ve oldukça çoğunlukta.İnsanları dış görünüşüyle yargılıyor,onları insanlıklarıyla değilde üzerinde ne giydiğiyle,ne marka telefon kullandığıyla,ne kadar popüler olduğuyla değerini biçiyor.Ve bu zihniyetin sayısı malesef artıyor.
Allah’a şükür kalbi kararmış bu topluluğun dışında alçakgönüllü,hoşgörülü,insana insan gibi değer veren kalabalık büyük bir grupta var.İşte bu insanların samimiyetini seviyorum.hayattan çok şey öğrendim,hala öğreniyorum,hepimiz öyle…Ama insanda değişmeyen şeyler de vardır.Alçakgönüllülük,hoşgörü,iyi bir kalp,vicdan sahibi olmak,merhamet,artniyetsiz bir zihniyet.İşte bunlar her yaşta benliğinizdedir.Sadece zamanla şekil değiştirebilir ve giderek daha iyi kullanabilirsiniz bu özelliklerinizi.Tüm bunlar insanı insan yapan temel kavamlardır bence.Eğer bu malzemelerden yapılmış zırhınızı giymişseniz.Bence siz fazlasıyla değerlisiniz.
Peki değişmek mümkün değil mi?Tabi ki mümkün.İnsanları bu yönde değiştirmek mümkün!Nasıl mı?Bu zırhınızı hiç çıkarmayarak.Kırılan bir kalp bazen tehlikeli olabilir.Nefret,kin bürüyebilir.İnsanları dışlamak yerine onları kazanmaya çalışmak,yıkıcı olmak yerine,yapıcı olmaya çalışmak,kalp kazanmak işte tüm bunlar dünyada büyük fark yaratabilir.
Sınav dünyası diyoruz,bir an toparlıyoruz kendimizi.Sonra bakıyoruz yine dünyanın derdine dalmışız hiç ölmeyecekmiş gibi…
Bu gün sabah sela verildi burada,sonra merhumun ismi açıklandı anonsta;düşündüm kendi kendime o ölen bende olabilirdim.Benim ne ayrıcalığım var.Hep böyle devammı edecek dünya hayatı.En hevesle koşturduğum,bitirip halletmek istediğim bir işi yaparken ölebilirim bir anda.Dünyanın tüm tasası telaşesi dökülür avuçlarımdan.
En tehlikeli şeydir kibir ve bencillik.Bizi tüm gerçeklere kör eder.Bu dünyada ne kadar para kazandıysan değil ne kadar çok paylaştıysan kazanırsın.Bırakacağın en büyük miras,Topluma yararlı iyi bir insan yetiştirmek olacak.Canı yansa nefret ettiğinin,yada ölüp gitse unutulacak bütün kırgınlıklar.Bugün bunları hatırlattım yine kendime,dökmek istedim kaleme…Bu yüzden bırakın yersiz gruru sarılın sevdiklerinize…sarılın ailenize…ve en önemlisi sevgi gösterin insanlara vakit daralmadan.Fakir,zengin,din ve ırk ayrımı yapmadan!
K.Gülşah