Bu fotoğraf bir süredir arşivim de duruyor.atlar’ın kar’ın üzerin de ki coşkulu yarışı gerçekten görülmeye değer…
Gün: 19 Ekim 2013
Yani Buna Ne Denir Bilmiyorum…Kesinlikle Umutsuz Vaka :D
Kadın sinir içinde cep telefonundan “Bu saate kadar hangi cehennemdesin?” diye kocasını aramış,
“Aşkım o hiç unutamadığın harika elmas gerdanlığın bulunduğu kuyumcu var ya.. Hani o zaman param yoktu alamamıştım, ‘Sevgilim bir gün mutlaka bunu sana alacağım, göreceksin’ demiştim.. Hatırladın mı?
” Kadın birden yumuşamış, konuşurken heyecandan titreyen sesi ile:
“E.. Evet bir tanem hatırlamaz olur muyum?..” diye cevap vermiş..
“Evet balım” demiş adam, “ İşte o kuyumcunun hemen yanındaki bar da arkadaşlarla içiyoruz meleğim..!
Alıntı.
Komik Çizgi Adamı Hatırlayanlar Var mı ? =)
Bir zamanlar böyle bir çizgi adam vardı bilmem hatırlarmısınız 🙂 sanırım 80 liler ancak hatırlar çünkü o dönemden sonra artık tv de gösterilmiyordu.
Ortalıkta blaa.. blaa.. diye söylenen komik çizgi bir adam ve ona canlılık veren elinde kalem onu maceradan maceraya sürükleyen bir el =) Sabah’ın erken saatlerin de kalkıp ve okuldan geldikten sonra daha önlükleri bile çıkarmadan tv başına geçip izlemenin tadı başkaydı =)
Hayatın havaya attığımız 5 topla oynanan bir oyun olduğunu düşünelim: Bu toplar; …
Hayatın havaya attığımız 5 topla oynanan bir oyun olduğunu
düşünelim: Bu toplar;
* İşimiz
* sevdiğimiz
* sağlığımız
* dostluklarımız
* benliğimizdir
Bu 5 top içinde bir tek “işimiz” lastik bir toptur.
Düşürürsek zıplatabiliriz.
Ancak diğer 4 top camdan yapılmıştır.
Düşerse kırılır, yerine konulamazlar.
Bunu fark etmeli ve hayatımızı bu dengeye göre kurmalıyız.
Oysa hepimiz o ilk lastik topu tutabilmek uğruna diğerlerini
kırıp dökmüyor muyuz?”
can dündar
Allah’ım bana öyle bir eş nasip et ki; ömrümün son demlerinde bile gözlerine baktığımda kalbim ilk gün ki gibi çarpsın! Cemal Süreya
Allah’ım bana öyle bir eş nasip et ki; ömrümün son demlerinde bile gözlerine baktığımda kalbim ilk gün ki gibi çarpsın!
Cemal Süreya
Amin amin amin =)
Bi de O da beni çok sevsin,bi de hep yanım da olsun.bi de hep mutlu olalım.
bi de bide bi de .. =)
Bir Düşünsenize Hayat’ı Tersten Yaşasaydık Nasıl Olurdu? Can Yücel’in Kaleminden…
Bir Düşünsenize Hayat’ı Tersten Yaşasaydık Nasıl Olurdu? Can Yücel’in Kaleminden…
Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir..
Şüphesiz ki yaşamı tersten yasamak daha güzel,
Hatta mükemmel olurdu.
Nasıl mi ?
Cami’de uyanıyorsunuz.
Bir tahta sandık içersinde, Herkes karsınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor
ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette.
tabuttan doğruluyorsunuz, yaşlı, Olgun ve ağırbaşlı olarak.
Herkes etrafınızda,
büyük bir İtibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi
Hazır.arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.
Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor,
aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz.
Ne güzel, hazır maaş, hazır ev….
Altmışlı yaslara kadar hersey garanti,
huzur içinde yaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor,
kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.
Bir gün çalışmak istiyorsunuz
ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz..
Ve genel müdürlük veya bunun gibi “Bir Düşünsenize Hayat’ı Tersten Yaşasaydık Nasıl Olurdu? Can Yücel’in Kaleminden…” yazısını okumaya devam et
Tembellik Yasaları :D
İnsanlar yorgun doğar, dinlenmek için yaşar.
Madde 2 :
Çalışmak yorar.
Madde 3 :
Gündüz dinlen ki gece rahat edesin.
Madde 4 :
Yatağını kendini sevdiğin gibi sev, içinden çıkamayacağın gibi yap.
Madde 5 :
Yarın yapabileceğin işi bugün yapma.
Madde 6 :
Bugünün işini yarına bırakma, erteleyebileceğin kadar ertele.
Madde 7 :
Dinlenen birini görünce otur ona yardım et.
Madde 8 :
Oturmak mümkünse ayakta durma, yatmak mümkünse oturma.
Madde 9 :
Tembellikten kimse ölmemiş.
Madde 10 :
Çalışma isteği duyunca biryere otur isteğin geçmesini bekle.
=))
Kış aylarında olmamız ayaklarımızı ihmal etmek anlamına gelmiyor. Haftada en az 1 kere yapacağımız bu basit bakımla, kapalı ayakkabıların yol açtığı sertlikleri ve hassaslaşmış bölgeleri kolaylıkla rahatlatabiliriz.
Kış aylarında olmamız ayaklarımızı ihmal etmek anlamına gelmiyor. Haftada en az 1 kere yapacağımız bu basit bakımla, kapalı ayakkabıların yol açtığı sertlikleri ve hassaslaşmış bölgeleri kolaylıkla rahatlatabiliriz.
Ayaklarınızı 5 dakika ılık sabunlu suda bekletin.
Ardından topuk taşı ile sertlikleri giderin. (Öncesinde ayak peeling’i de yapabilirsiniz, şayet ben öyle yapıyorum.)
Tırnak diplerinizde bulunan derileri geriye doğru itin.
Ayaklarınızı bir havlu ile kuruladıktan sonra kremleyin.
Yatarken çorap giymenizde yarar var. (Bir sonraki güne bebek gibi ayaklarla uyanacaksınız.)
Alıntı.
Gün boyu onlar bizi taşıyor biz hafta da bir bunu yapmışız çokmu 🙂