Yaşamsal ve Kişisel Gelişim

Eve İş Stresi Getirmeyin(Stresi büroda bırakmak için 10 tüyo)

large (74)

Eve İş Stresi Getirmeyin(Stresi büroda bırakmak için 10 tüyo)

Zor ama mesai bitip işten çıkarken, sorunları büroda bırakmak şart. Bir defa evdekileri bunaltmamak için. Sonra beynimizi ve stresimizi boşaltmak için. Vurgun yememek için su yüzüne alıştıra alıştıra çıkan dalgıçlar gibi, işle ev, çalışma hayatıyla özel hayat arasındaki geçişi iyi planlamak ve hazırlamak şart. Hayır, eve gitmeden bir kadeh içmek Amerikan filmlerinde kalsın. Bizden size daha sağlıklı 10 seçenek.
İŞTEN ÇIKMADAN ÖNCE
1. Ortalığı toplamak
Masanızdaki dosyaları kaldırın, kağıtları kalemleri toplayın. Hem sabah geldiğinizde düzenli bulmak, hem de çalışma saatinin bittiğinizi beyninize inandırmak için iyi bir yöntem. Bir de ‘yapılacak işler’ listenize bir göz atın: Yaptıklarınızı ve gerek kalmayan işlerin üstünü çizin, ertesi gün yapılacakları kaydedin. Ve ertesi sabaha kadar unutun. (Bir yönetim koçu şöyle bir örnek veriyor: “Bir tasarım şirketi yöneticisi tanıdım. Akşam bürosunu toplayıp, yapılacaklar listesini elden geçirip bilgisayarını kapatırken, kendi kendine yüksek sesle ‘Tamam, bu gün de işimiz bitti, dosyalarım güvencede, eve gidebiliriz’ diye söylemeyi alışkanlık edinmiş.”
2. Stresinizi top yapıp atmak
Bu yöntemi kullananlar da var. Stresini “Eve İş Stresi Getirmeyin(Stresi büroda bırakmak için 10 tüyo)” yazısını okumaya devam et

Kelimeler Okyanusu

Hayat dediğin…

large (7)

Hayat dediğin geçip gidiyor cancağızım.
Yar dediğin durmuyor yerinde.
Diş dediğin emanet.
Saç dediğin karlar yağdı başım özler omuzunu.
Hayat dediğin bitiyor cancağızım.
Beklemiyor her şey tam olsun.
Duraklamaları oynatmıyor .
Bitti mi bitiyor. Ve bir akşam üstü yorulabiliyor insan.
Vazgeçiyor ummaktan.
Hayatın provası yok cancağızım .
Yaşadıysak yaşadık farkında mısın ?

Kelimeler Okyanusu

Eleştirmeyin, suçlamayın, şikayet etmeyin…

large (83)

Eleştirmeyin, suçlamayın, şikayet etmeyin…
Gençliğinde oldukça patavatsız olan Benjamin Franklin, sonradan öyle diplomatik davranmaya ve insanlarla iyi ilişkiler kurmaya başladı ki;
Fransa’ya büyükelçi olarak atandı… Bu başarını sırrı neydi?…

“Kimseyi kötülemem” diyordu Franklin, “Hep iyi yönlerinden bahsederim…”
İçten ve dürüst takdirlerinizi esirgemeyin…
Bir köylü kadın, kocasına yemek olarak, bir parça samanı önüne koyuvermiş…
Adam, bağırarak, “Bu ne böyle saman mı yiyeceğiz, delirdin mi sen” deyince kadıncağızın cevabı şöyle olmuş:
“-Ne bileyim?… Yirmi senedir sana yemek yaparım, saman yemediğini gösteren tek bir kelime etmedin…”

Yüzü gülmeyen adam dükkan açmasın…
Gülümsemeye gücü olmayan biri kadar ona ihtiyacı olan yoktur…
Gülümseyen insan, her zaman daha iyi satar, daha iyi öğretir, daha iyi yönetir ve daha mutlu çocuklar büyütür…

Dale Carnegie

Sağlık Ve Güzellik

Yanlış Nefesin Zararları ve Doğru Nefesin Önemi ve Faydaları

large (90)

Yanlış Nefesin Zararları ve Doğru Nefesin Önemi ve Faydaları

Meğer nefes almak hakkın da bilmediğim ne kadar çok şey varmış.Hepimiz yaşam için nefes alıyoruz.Farkın da olarak nefes almanın önemi bu yazı da çok güzel anlatılmış;

Nefes yaşam demektir.Bu yüzden her şeyden önce insan doğru nefes alıp vermeyi öğrenmelidir. Bebek doğduğunda ilk yaptığı şey nefes almaktır.

Yeni doğmuş bebek izlendiğinde karnını şişirerek nefes aldığı görülmektedir. Bu, en doğru ve doğal solunumdur. Zamanla bu bu doğru solunum bozulmakta, insan ağızdan nefes alıp vermeye başlamakta, solunum sırasında akciğerlerini tam olarak kullanmamakta ve nefesin doğal biyoritmini bozmaktadır.
Bu tür yetersiz solunum sırasında akciğerlerin yanlızca orta kısmı çalışmakta, kan damarları daralmakta, dolaşım yavaşlamakta, kana daha az oksijen geçmekte, beden ve beyin yeterince oksijen almamaktadır. Oksijen açlığı sempatik sinir sistemini germektedir. Bu yüzden kalp atışları hızlanmakta ve düzensizleşmektedir. Birey unutkan, şaşkın, tedirgin, korku dolu, endişeli, gergin ve alıngan olmaktadır. Böylece beden yorgun, cansız ve bitkin düşmekte ve hastalıklara karşı direnci azalmaktadır.

Yeni doğmuş bir bebek içgüdüsel olarak doğru solumaktadır. O, doğal refleks sayesinde doğru solumayı bilmekte ve solunum eğitimine gereksinim duymamaktadır. Bebek büyüyüp gelişince yaşam ortamı da değişmekte ve birey bu doğal nefesi unutmaktadir. Özellikle büyük kentlerdeki stresli ve gergin yaşam koşulları doğal solunumu bozmaktadır. Buna büyük kentlerdeki kirli hava da eklenince insan devamlı olarak solunum rahatsızlıklarından ıstırap çekmektedir. Sağlıksız koşullarda organizmanın hastalıklara “Yanlış Nefesin Zararları ve Doğru Nefesin Önemi ve Faydaları” yazısını okumaya devam et

Yaşamsal ve Kişisel Gelişim

· Eğer trafikte sıkışırsan sinirlenme. Dünyada araba kullanmanın ne olduğunu bilmeyen çok kişi, araba kullanmanın ayrıcalık…

tumblr_n0lllqO5eJ1spadn7o1_500
· Eğer trafikte sıkışırsan sinirlenme. Dünyada araba kullanmanın ne olduğunu bilmeyen çok kişi, araba kullanmanın ayrıcalık sayıldığı çok ülke var.
· Eğer işte kötü bir gün geçirirsen, yıllardır iş bulamadan oturan perişan insanları düşün.
· İlişkin kötü giderse, hiç sevememiş ve bu sebepten de hiç sevilmemiş insanları düşün.
· Bir hafta sonu daha geçti diye tasalanırsan, çocuklarının rızkını çıkartmak için 3 kuruş paraya günde 12 saat, haftada 7 gün çalışan kadınları düşün.
· Dağ başında araban bozulur ve yürümek mecburiyetinde kalırsan hemen öfkelenme. Bir adım atabilmek için her şeylerini vermeye hazır kötürümleri düşün.
· Sabah aynada saçında bir beyaz tel daha görürsen tasalanma. Saçsızlıklarını dert etmeyi akıllarına bile getiremeyen, yaşam mücadelesi veren kanser hastalarını düşün.
· Hayatta gayesiz kaldığını düşünüp karamsarlığa dalarsan, müteşekkir ol. Senin yaşadıklarını göremeyen, genç yaşta öldükleri için senin kullandığın hiçbir fırsata sahip olamayanlar o kadar çok ki…
· Eğer insanların cahilliklerinin, düşüncesizliklerinin, duyarsızlıklarının ve hırslarının kurbanı olursan daha kötüsü gerçekleşip senin de onlardan biri olabileceğini hatırla ve henüz onlar gibi olmadığın için şükret.

Alıntı.

Gülşah'ın Notları

Ağaçlarımız Çiçek Açıyor :)

Ağaçlarımız Çiçek Açıyor 🙂

Selam nasılsınız Kıdım Gülşah takipçileri.Ben süperim hava çok güzel babamla kapının önün de keyif yapıyoruz.Güneşten D Vitamini ihtiyacımızı alıyoruz.Aslına bakarsanız yavaş yavaş güneş iniyor ve üzerimde hırka olmasına rağmen biraz üşümeye başladım.Birazdan içeri gireceğim.3 Yıl önce diktiğimiz fidanlarımız filizlenmeye başladı.Gördüğünüz üzere bahçemizde ki meyva ağaçları da çiçek açtı..Arka bahçemizde ki çoğu fidanı ben dikmiştim.Ne güzel kendi ellerinle  o fidanı dikip büyüdüğünü görmek.Onlar da yavaş yavaş büyüyorlar bizimle beraber.Ben de hem bu güzellikleri bloğum da paylaşayım,hem de bir merhaba demek istedim sizlere.Babamla doğa olmadan insanlar nasıl yaşardı acaba diye konuştukta;Yok ya gerçekten,galiba dünyaya tam zamanın da gelmişim.Bundan sonra ağaçların yeşilin olmadığı,kuşların ötmediği taş yığınlarının için de,teknolojiyle beslenen bir devir de yaşamayı hiç istemezdim.

Babam bugün ekmek yapma makinasın da ekmek yapmış,ama malesef maya atmayı unutmuş anlıcanız yenemicek durum da.Ben kalkıyorum kuşlara o ekmeği vermeye.Hatta gidip biraz bahçe de oturucam gün batımını izlicem 😛 Size de kocaman sarılıyorum,Sevgilerr…